30 Mayıs 2024 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda, SGK alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesine dair önemli değişiklikler getirilmiştir. Bu değişiklikler, tecil talebinde bulunan borçluların mali durumlarının değerlendirilmesi ve borçlarının ödeme planına bağlanması sürecini yeniden düzenlemektedir.
Öncelikle, borçluların mali durumlarının likidite oranlarına göre tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bilanço esasına göre defter tutan borçlular için “Dönen Varlıklar – Stoklar / Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar” formülü, işletme hesabı esasına göre defter tutanlar için ise “Kasa + Banka + Kısa Vadeli Alacaklar / Kısa Vadeli Borçlar” formülü kullanılacaktır. Bu tespitler, serbest muhasebeci mali müşavirler veya yeminli mali müşavirler tarafından yapılacak ve çok zor durum raporu ile belgelendirilecektir. Halka açık şirketler için ise Sermaye Piyasası Kurulu’na verilen bilançolar esas alınacaktır.
Borç türü bazında 500.000 TL’yi aşmayan borçlar için mali durum beyan formuna dayanarak likidite oranı hesaplanacaktır. Likidite oranının 1,00 ve altında olması halinde borçlu çok zor durumda kabul edilecek ve borçlar ödeme planına bağlanacaktır. Likidite oranının 1,01 ve üzerinde olması durumunda ise tecil talepleri reddedilecektir.
İlk taksit ödemesi, toplam borç tutarının en az %10’u olarak belirlenmiş ve tecil işlemi bu ödemenin yapılması ile başlayacaktır. Cari ay primlerinin bir takvim yılı içinde üç kez ödenmemesi durumunda tecil işlemi iptal edilecektir.
Mücbir sebep kapsamında ertelenen borçlar için yapılan düzenlemede, erteleme süresi bitmeden başvuru yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, bazı genelge ve yazıların yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.
Bu yeni düzenlemeler, genelgenin yürürlük tarihinden itibaren geçerli olacak ve önceden alınmış ancak karara bağlanmamış tecil taleplerine uygulanmayacaktır.
Bu değişikliklerin, borçluların mali durumlarının daha hassas ve adil bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanıması beklenmektedir. SGK’nın bu adımı, borçluların ödeme kapasitelerini dikkate alarak sürdürülebilir bir borç yönetimi sağlamayı hedeflemektedir.